Bazen nereye neyi yazacağımı bilemiyorum; yazmak isteğine de karşı duramıyorum. Neden sonra kitap ve film sonların veya esnasında oluyor.
Başka dünyaları izlemekten olsa gerek. Ne zaman izlesem, görsem, anlasam olur bu. Şu anda dizlerimi toplamış portatif masanın üzerinde bilgisayarım yazıyorum.
Burada mı olmak isterdim? Olmak istediğim yerde olabilir miydim? Bilmem ki... Düşünüyorum hep...
Yaz geldi sonunda... Bi' kaç işe de baktım. Ya kağıt engelleri var ya da şartlar uyuşmuyor. Şartını şurtunu bilmem ama profesyonel hayat diye bir şey varmış. Yaşım çok değil. Toy da sayılmam ama hala yeni şeyler görüyorum. Ne zaman anneme anlatsam bunları "bunlar daha bi' şey değil" diyor. Bunlar bi' şey değilse daha ne kadar "profesyonelce" olabilir ki?
Geçtim profesyonel hayatı. Geçemesem de işin orospusu olacağız sonunda. Allah'tan buraya yazmama kimse karışmıyor. Kaçış oluyor artık bu bana. Ne olmasını istiyorsam o. Haşa, tanrıcılık falan oynadığım yok. Bu şekilde yazmak kendi kendime düşünmemim en derli toplu yolu olmaya başladı. Önceden zihnimde toplayabliiyordum. Artık olmuyor. Bi' köşeden tutunca diğer köşeden patlıyor. Yamayla falan da olmuyor bu işler...
Pilli Bebek'ten Olsun dinliyorum. Olsun... Olsun demek o kadar zor değil hala benim için. Çocuk düşlerimi elimden alamayacaklar... Ama ben her an kaybedebilirim...
Aslında ne istiyorum biliyor musun?
Neyse,
Bazen.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Söz sende