29 Temmuz 2012 Pazar

Mikroalaşımlı Çelikler


Proje biteli çok oldu, buraya yazmak bu güneymiş... Projemin girişi:

Mikro alaşımlı çeliklerin bir diğer adı HSLA çelikleridir. Proje içerisinde iki isim de kullanılabilir. HSLA’nın açılımı High Strength Low Alloy (Yüksek Mukavemet Düşük Alaşım)’dır. Düşük alaşım oranlarında yüksek mukavemet elde edilir. Bunu da alaşım atomlarının sebep olduğu sertleştirme mekanizmaları sağlar.Bu projede mikroalaşım atomlarının çalıştırdıkları mekanizmalar anlatılacak, etkileri incelenecektir. Alaşım elementlerinin etkilerinden bahsedilecektir.

HSLA çelikleri geleneksel çeliklerden daha iyi mekanik özellikler veya korozyona karşı daha dirençli olabilmeleri için tasarlanmışlardır. Genel anlamda alaşımlı çelik sayılmazlar. Çünkü kimyasal kompozisyondan ziyade spesifik mekanizmalara dayalı bir tasarım içermektedirler. HSLA çelikleri 275 MPa’dan fazla bir akma mukavemetine sahiptirler. Kimyasal kompozisyonları ürün kalınlığına bağlı istenen özelliklere göre değişkendir. HSLA çelikleri, yeterli şekillendirebilirlik ve kaynaklanabilirlik elde etmek için düşük karbon oranlarına sahiptir ( % 0.10 ile 0.50 arasında). Ayrıca % 2 kadar Mangan içerebilmektedirler.

HSLA çelikleri yaygın olarak haddelenmiş durumdadır. Ayrıca kontrollü haddelenip normalize edilmiş, çökelti sertleşmesi ile sertleştirilmiş olarak spesifik özellikli gereksinimleri karşılayabilir. HSLA çeliklerinin birincil uygulama alanları; petrol ve gaz boru hatları, gemiler, denizüstü yapılar, otomobiller, arazi araç ve ekipmanları ve basınçlı kaplar olarak örneklendirilebilir.

Bu da içindekileri:

1.       GİRİŞ................................................................................................................      
2.       
MİKROALAŞIMLI ÇELİKLERİN GELİŞİM SÜRECİ.................................        
2.1.    Mikroalaşımlı Çeliklerin Kabulü.......................................................................      
3.       MİKROALAŞIMLI ÇELİKLERİN MEKANİK ÖZELLİKLERİ...................      
3.1.    Mikroalaşımlama................................................................................................      
3.1.1. Östenit Fazında Çökelme...................................................................................    
3.1.2. Ferrit Fazında Çökelme......................................................................................    
3.2.    Tane Büyüklüğü.................................................................................................      
3.3.    Mukavemetlendirme Mekanizmaları..................................................................      
3.4.    Aşınma Davranışı...............................................................................................      
3.5.    Mikroyapı ve Alaşımlama İlişkisi......................................................................      
3.6.    Proses Parametreleri...........................................................................................      
3.7.    Gerinme Nedenli Çökelme.................................................................................    
4.       ÇİFT FAZLI ÇELİKLER..................................................................................    
5.       HSLA ÜRÜNLERİ VE UYGULAMALARI...................................................    
6.       SONUÇ..............................................................................................................    
7.       KAYNAKÇA....................................................................................................       

Mikroalaşımın esası, karbo-nitrür çökeltileri oluşturarak mukavemet arttırmaya bağlıdır. Çökeltiler diğer sertleşme mekanizmalarıyla birlikte çökelti sertleşmesi mekanizmasını etkin olarak kullanır. Titanyum, Vanadyum, Niobyum temel mikroalaşım elementleridir. Bunun yanı sıra Alüminyum da bir mikroalaşım elementi olup mikroalaşım çeliklerinin keşfinde büyük rol oynamıştır.

12 Temmuz 2012 Perşembe

İki Kelimenin Hikayesi

İki kelimenin hikayesidir bu: 
Belki boştur, belki hoştur. Öznesi ya sensindir ya da ben. 

"Seni seviyorum"la başlar. Başladıktan sonra "seni seviyorum" olur. Öznesi ya sensindir ya ben. 

İki kelimenin hikayesi bu. Uzak diyarların birinde başladı. Kimse bilmez, herkes bilir. O zamanlarda da iki kelimenin hikayesiydi bu. Toplanın etrafıma, anlatayım: 

Rivayet odur ki o diyarda o zamanlarda bir "seni" varmış. Bazen, kısaca "sen" derlermiş. "Seviyorum" hep "seni" ararmış. Bu arayış sürüp gidermiş. 
Bir gün kavuşmuşlar birbirilerine. Ama arayış devam etmiş... 

"Seni", "seviyorum"u ararmış. 

Sonra da "seviyorum" "seni"... 

İki kelimenin hikayesi bu. 

Öznesi?
Biz.

Saat


Saati geri aldıysam evimde, sizin zamanızdan geriden geliyorum demektir; bana göre. Ama size göre saatim yanlıştır.

Şimdi saatimi ileri aldığımda, sizin zamanınıza gelmiş oluyorum. Ancak benim saatim yine yanlış olmuş oluyor. Her şekilde başka zamanda yaşıyorum. Saatim yanlış benim, bana saat sormayın.

10 Temmuz 2012 Salı

Yazan adamın kalemi


Şöyle başlıyor:

Adam önünde bir parşömene yazıyormuş. Şömine falan yok. Küçük bir oda. Çıplak duvarlar ve dolunaylı bir gece.

Ahım şahım bir olay değil. Bir kağıt, bir masa, bir sandalye ve bir kalem. Odada yazarın kendisinden ve bunlardan başka bi' şey yokmuş. Tabi pencereleri saymazsak.

Kağıda yazılanların neler olduğu hiçbir zaman bilinememiş.

Rivayet odur ki intihar notuymuş. Kağıttaki yazıları ayırt edememişler. Adamın nasıl bulunduğu da meçhul...

Asıl konuysa ne biliyor musun?

Adam sadece ölmüş...

Kalem mi? Kalemi bulabilen olmamış.

Bazen

Bazen nereye neyi yazacağımı bilemiyorum; yazmak isteğine de karşı duramıyorum. Neden sonra kitap ve film sonların veya esnasında oluyor.

Başka dünyaları izlemekten olsa gerek. Ne zaman izlesem, görsem, anlasam olur bu. Şu anda dizlerimi toplamış portatif masanın üzerinde bilgisayarım yazıyorum.

 Burada mı olmak isterdim? Olmak istediğim yerde olabilir miydim? Bilmem ki... Düşünüyorum hep...

Yaz geldi sonunda... Bi' kaç işe de baktım. Ya kağıt engelleri var ya da şartlar uyuşmuyor. Şartını şurtunu bilmem ama profesyonel hayat diye bir şey varmış. Yaşım çok değil. Toy da sayılmam ama hala yeni şeyler görüyorum. Ne zaman anneme anlatsam bunları "bunlar daha bi' şey değil" diyor. Bunlar bi' şey değilse daha ne kadar "profesyonelce" olabilir ki?

Geçtim profesyonel hayatı. Geçemesem de işin orospusu olacağız sonunda. Allah'tan buraya yazmama kimse karışmıyor. Kaçış oluyor artık bu bana. Ne olmasını istiyorsam o. Haşa, tanrıcılık falan oynadığım yok. Bu şekilde yazmak kendi kendime düşünmemim en derli toplu yolu olmaya başladı. Önceden zihnimde toplayabliiyordum. Artık olmuyor. Bi' köşeden tutunca diğer köşeden patlıyor. Yamayla falan da olmuyor bu işler...

Pilli Bebek'ten Olsun dinliyorum. Olsun... Olsun demek o kadar zor değil hala benim için. Çocuk düşlerimi elimden alamayacaklar... Ama ben her an kaybedebilirim...

Aslında ne istiyorum biliyor musun?

Neyse,

Bazen.

1 Temmuz 2012 Pazar

Tatil

404 not found. O derece! Temmuz bir geldi işler bitmedi, bitmiyor... Arada kelimelerdendünya'yı kitapkritiği olarak değiştirdim. O... Kitap bile okumaya vakit yoktu. Bu yoğunlukta akademik anlamda en kötü dönemimi yaşadım. Kimsede suç bulamam. Biraz baba sözü ama; geçen nasıl geçiyor?..

Profesyonel yaşamda diğer insanlardan "sana ne" imiş bunu da söylediler... Sosyal sorumluluk bir profesyonel çalışma sistemi midir? Eğer öyle ise sosyal sorumluluk adı altında iş yapan tüm firmalar, holdingler   reklamdan başka bir amaç gütmüyor olur. Demek ki öyle, "karizma" kurtarmak.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi de bu anlamda "reklam" yapıyormuş. Bunu da bir kere daha görmüş oldum.